Salı, Eylül 04, 2007

Meraklısına Beyin Fırtınası (1)

Sanırım, cumhurbaşkanlığı seçiminin sürüp giden rauntlardan sonra sonuçlanması her iki tarafta da henüz beklenen rahatlamayı sağlamamışa benziyor. Bunun en somut örneği çeşitli senaryo ve ihtimallerin fısıltı gazetelerinde her geçen gün artarak dillendirilmesi. Doğal olarak bu durum en çok fırsatçıların işine yarıyor. Son günlerdeki manşetler ortada. Biraz güç kaybetmeye başlayan bölücülük hemen rant ortamını yeniden sağlamlaştırmaya, yandaşlarına kanlı hayaller kurdurmaya çalışıyor.

Benim burada açmak istediğim konu ise T.C.’nin askeri kanadı ile ilgili. Elbette ben Ahmet Altan ve Mehmet Altan gibi sığ bir politik görüş ve magazinsel olarak ele almıyorum bu önemli ülke meselesini. Amcalar adeta; bu dağları ben yarattım havasıyla, hırçınlık ve kızgınlıkla (?) yalanlar üzerine çürük binalarını inşa etmeye ve sizi de o binada oturmaya zorluyorlar. Neredeyse “bak geç otur yoksa elimin tersiyle bir tane çarparım bir de yer çarpar, görmüyor musun gümbür gümbür geliyoruz!” diyorlar. Bir vatanseverin, bir Türkiye sevdalısının, şanlı Türk Ordusu ve onun pırlanta komutanlarının aşağılanmasını, karalanmasını, küçük düşürülmesini alkışlaması ve alkışlayanları “aman pek güzel söylemişler, ne iyi etmişler” diyerek alçaklaşması beklenemez. Ahmaklık; geldiği, bağlı olduğu kökleri unutup, yok sayıp, kuyruk acısıyla geldiği yere söven, kendini buğday ambarında sanan aç tavukların alınlarındaki etikettir.

Şimdi soruyorlar ordu daha neyi bekliyor diye ve hemen kendilerine göre bazı sebepler buluyorlar bu gecikme için. Belki onları sevindirecek (ben bunda sevinecek bir şey göremiyorum; yaratacağı bir 5–10 yıllık gecikme, katlanılması gerekecek acılar ve sıkıntılar için) ama hiç merak etmesinler eninde sonunda bir şeyler olacak. Çünkü sürtüşmeler, restleşmeler, uzlaşmadan uzak tavırlar aldı başını gidiyor. İnsanların bir soluk alıp düşünmesi, politikacı şapkasını çıkartıp (keşke zamanında Menderes’te bunu yapabilseydi) bu hareketlerinin neye ve kime hizmet ettiğini hesaplaması gerekiyor.

İşte, “neyi bekliyorlar?” sorusuna bazı olası cevaplar:

—Çünkü amaçları sadece mitinglerde meydanlara dökülen kırmızı-beyaz gelinciklerin ateşini düşürmek, gazını almaktı. Böylece zaman zaman laik kesimi sakinleştiriyor ve dinci kesimin (dindar demiyorum!) yularını çekerek kendi kuyruğunu ısırmasını engelliyorlardı.

—Çünkü ileride tarih önünde ve vicdanlarda kirlenmemiş kalabilmek için dinci (dindar değil!) kesimin cesaretlenerek daha büyük açıklar vermelerini istiyorlar yani bir çeşit strateji uyguluyorlar. Düşmanın kazandığını düşünerek gardını indirmesini istiyorlar.

—Çünkü Türkiye’ye en az zarar verecek bir ihtilalin peşindeler, bir planları var ve bu çerçevede bizim şu an için tek yapabileceğimiz gelişmelere iyi birer seyirci olmak.

—Çünkü darbe falan yok, herkes dağılsın ve başının çaresine baksın!!! Nurcu (Fetocu) tarikat öyle bir yayılıp yerleşti ki, öylesine yuvalandılar ki artık onları kimse durduramaz. Daha da kötüsü; askeriyede üst kademeler olmasa bile büyük bir çoğunluğu ele geçirdiler. Artık yapılabilecek bir şey kalmadı, çok ama çok geç kalındı.

Evet, siz de kendi doğrunuzu ve kendi senaryonuzu bunların hemen ardından ekleyebilirsiniz, çünkü şu an için tek yapabileceğiniz şey bu. Eğer hala harekete geçmesi gerekenin siz değil de askeri kanadın olduğunu düşünüyorsanız sonuç bu. Evet, anlamak isteyen için durum bu kadar açık ve gerçek. Harekete geçmesi gereken sizsiniz, bir başka kurum ya da kuruluş değil. Çünkü halk istemedikten sonra onu hiçbir şey ya da kimse kurtaramaz. Gelecek sizin ellerinizde.

Hiç yorum yok: