Pazartesi, Kasım 05, 2007

Meraklısına Beyin Fırtınası (2)

Bugün Bush-Erdoğan görüşmesi gerçekleşecek. Umutlarla dolu hükümet başkanı yüzünde gülücüklerle yola çıktı ve çok şükür sağ salim vardı, dev(!) gibi müttefikimizin evine. E, askerlerimiz çapulcuların elinden kurtulduğu için elbette gülecek. Bir şekilde baskıların hafiflemesi gerekiyor. Bazen şansla, bazen sansürle bazen de dev müttefiklerimizin uzattığı havuçlarla!

Peki, şimdi bizler yani Türkiye Cumhuriyeti Halkı ne yapacağız? Zaten pek çoğumuz gazete okumayıp (okunanlar da genelde kapınıza bırakılan ve pek çok yerde ücretsiz dağıtılan Zaman gazetesi gibi manda gazeteleri oluyor ve geriye kalan pek çoğu ise iktidarın atanmış şakşakçısı durumunda) gündemi televizyonlardan takip ediyoruz. Sadece televizyonlara sansür getirilmesinin sebebi budur beklide. İşte bu bakımdan meraklısına beyin fırtınası diyorum ve düşünüyorum:

v Eğer ekonomimizi; sadece yabancı sermaye üzerine bina etmeseydik, üretime ama özellikle teknolojik üretime atılım seviyesinde önem verseydik, yeraltı kaynaklarımızı kendimiz işler hale gelseydik ve bunlara dayalı sanayimizi geliştirseydik acaba şimdi böylesine tereddüt içinde ve aciz olur muyduk?

v Teröre apaçık destek veren Avrupa ülkelerinin ve özellikle cani Belçika’nın hiçbir taşkınlık yapmadan medeni tepkisini ortaya koyan gurbetçilerimize davranışlarını kınamadık, nota vermedik. Bu ne vahim bir hatadır böyle! Çünkü PKK ve diğer terörist örgütlere her türlü serbestliği veren bu ülkelerin uyguladıkları çifte sıtandarta ses çıkartmamak önemli bazı politik fırsatların da kaçması anlamına geliyor. Pekâlâ biz de meclisimizde teröre açık destek veren Avrupa ülkeleri listesi ve soykırım uygulamış Avrupa ülkeleri listelerini dile getirip yayınlayabilirdik. Bu kan emici silah tüccarlarına neden hadleri bildirilemedi? Neden başımızı dik tutamadık?

v Hükümet başkanımızın (Sayın RTE) oy kaybı gerekçesi de halk arasında aslında tam anlaşılmış görünmüyor. Baksanıza; yerel seçimlerde Diyarbakır’da aralarında yarışacaklarmış! Barzani kardeşimiz (köpoğlu köpek) aslında davranışlarında, sözlerinde pekte haksız sayılmazmış, aslında onu da anlamak lazımmış. (Kanal 7 ve Samanyolu aynen böyle diyor). Kılavuzu karga olanın sırtı yere gelmez gibi yeni bir siyasi söylem mi keşfettiler? Çünkü bu komik görüş, teknesinin gidişini nehrin akışına bırakmaktır ve sonunda kayalıklara bindirirsiniz. Evet, er ya da geç! Her konuyu siyasete alet eden bir parti için elbette kırmızı çizgilerden söz edemezsiniz çünkü RTE takımı için her şey ana amaca hizmet eden meşru yöntemler olmaktan ibarettir.

v CNN Türk gibi ajan televizyonlara bakıldığında Amerikan görüşleri doğrultusunda halkı yönlendirmeye çalışan ve zihinleri bulandıran acayip tartışma programları, röportajlar ve açık oturumlar sunulmakta. Sanki palyaço kanalını izler gibi kahkahalarla izliyorum görüşlerine başvurulan zavallıları. Kanal 24’te pek farklı değil bu bakımdan, fakat onlarınki kraldan fazla kralcı olmak, yani belki de mazur görülebilir :)

v Daha da vahimi, şimdi yapılamayan bir askeri müdahaleye daha sonra Irak’ın kuzeyi bağımsızlığını ilan ettiğinde nasıl başvuracağınızdır. Yunanistan’ın böyle bir durumda sınırlarımızı yoklamayacağını mı sanıyorsunuz. Biri batıdan, biri doğudan, biri de güneyden bastırdı mı tamamdır. Tabi bu durumu da; RTE ve dışişleri takımına bakarsanız sakinlikle, soğukkanlılıkla karşılamalıyız. Kırmızı çizgi de neymiş canım?! Al gülüm ver gülüm. Rumlar AB’ye girerken bile ses etmemişiz.

v En kötüsü de İncirlik Üssü’nün Irak’ın kuzeyine taşınması durumunda elimizdeki gerçek kozlardan birini daha yitireceğimiz konusudur. Sonuç olarak güneydoğumuzda bir şeyler yapmak için yarın çok geç olabilir.

v İleride memleketin satılacak bir şeyi kalmadığında bu miras yediler neyi satacak neyi yiyecekler o da ayrı bir merak konusu. Çünkü herhangi bir milli amaç doğrultusunda ilerisi düşünülerek atılmış adımlar değil bunlar. Belli kazanımları siyasi olarak elde edene dek durumu idare etme çabaları !!! Önce siyaset sonra hukuk sonra medya sonra cumhurbaşkanlığı…

İşte böyle dostlar. Eminim hepinizin bu listeye ekleyecek bir şeyleri vardır. Ama zaman sabırlı olma zamanı değil tepkinizi ortaya koyma zamanıdır. Çocuk gibi oyalandık ve dalga geçildik, neden susalım ki? Yarın çok geç olabilir!

Hiç yorum yok: